Cinsel Sorunlar

Cinsel isteksizlik veya halk arasında söylendiği gibi cinsel soğukluk veya diğer adı ile frijidite yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen kadının cinsel arzu duymaması durumudur.

Cinsel İsteksizlik

Cinsel isteksizlik veya halk arasında söylendiği gibi cinsel soğukluk veya diğer adı ile frijidite yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen kadının cinsel arzu duymaması durumudur. Cinsel ilgi ve isteksizlik, cinsel düşünce ve davranışlarına yansır ve gittikçe ciddileşen bir ailevi-cinsel soruna dönüşür.

Cinsel İsteksizlik Ne Kadar Sık Gözlenen Bir Problemdir?

Cinsel isteğin az olması (firijidite ) kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerdendir. Kadınların yaklaşık %33`ünün hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.

Yaş gruplarına göre sıklık değişmektedir. 18-24 yaşları arasındaki kadınların %32`si cinsel istek azlığından etkilenirken bu oran 30-34 yaş grubunda %30 ve 35-39 yaş grubunda %38’ dir. Cinsel isteğin ne kadarının normal olduğunu söylemek zordur ve bunu tarif etmek olanaksızıdır. Genel olarak toplumda cinsel istek azlığının % 20 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Cinsel İsteksizlik, Cinsel Arzunun Olmaması Bir Sorun Mudur?

Cinsel isteksizliği özellikle süreklilik gösteriyorsa sorun olarak kabul etmek gerekir. Cinsellik de; yemek, içmek, uyumak gibi temel ihtiyaçlarımızdandır ve son derece doğal olan bir dürtüdür.

İştahsızlık ve uykusuzluk olduğunda bunu bir sorun olarak görüyorsak kadında veya erkekte cinsel ilgi ve istek kaybı veya azalması varsa, buna da bir sorun olarak bakmak gerekir . Cinsel isteksizlik, soğukluk eğer devamlılık arz ediyor ise tedavi edilmelidir.

Cinsel Soğukluğun Sebepleri Nedir?

Erkeklere göre kadınlarda daha sık görülür ve kadınlarda da en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Genellikle sebebi psikolojiktir. Cinsel isteği azaltan fiziksel faktörler ise yaşlanma, bazı ilaçlar, kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonal dengesizliklerdir.

Psikolojik nedenler arasındaki stres, kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar, kendisi ile ilgili kaygılar, anksiyete ve depresyon da isteği azaltabilmektedir.

Cinsel travma (tecavüz, ensest, taciz), önemli yaşam olayları (ailede birinin ölümü, doğum) ve cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların unutulamaması gibi durumlar da önemlidir.Ya da cinselliğin ayıp, günah, yasak olduğu toplumlarda baskıcı yetiştirilme nedenleri ile ortaya çıkan suçluluk ve cinselliği kötü algılama, reddetme veya cinsel kimlik bozuklukları, depresyon gibi psikolojik nedenlerle ortaya çıkabilir .Cinsellikten uzun süre uzak kalmak da cinsel dürtüyü bastırabilir. Özellikle gebelik ve doğum sonrası lohusalarda bu problem sık görülmektedir.

Cinsel Tiksinti Nedir?

Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede ortadan kalkmasıdır. Cinsel tiksinti bozukluğu olan kadınlar devamlı olarak cinsel ilişkiden kaçınırlar, kendilerine eşleri tarafından cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Şiddetli derecede cinsel tiksinti bozukluğu olan kadınlarda cinsellik sebebi ile panik atağa varan sorunlar yaşanabilir. Psikiyatrik yardım gerekmektedir.

Cinsel İsteksizliğin (Soğukluk) Tedavisi Var Mıdır?

Cinsel isteksizliğin tedavisi vardır. İlk yapılması gereken sebebin araştırılmasıdır. Sebebi fiziksel etkenlere mi ? yoksa psikolojik mi ? sorusuna cevap bulunmalıdır. Problemin psikolojik olduğuna karar verilirse psikoterapi ile çözüm aranmalıdır. İlaç tedavisi tartışmalıdır. Bazı ilaçlar kullanılmasına rağmen bazı yeni ilaçlar da araştırma aşamasındadır.

İçlerinde Viagra da olmak üzere cinsel uyarılma üzerine etkili olduğu düşünülen bir grup ilaç deneme aşamasındadır. Bu ilaçların çoğu genital bölgedeki kan akımını artırarak etkili olmaktadırlar. Hem kadınlar hem de erkeklerde testosteron cinsel uyarılma açısından önemli olduğundan cinsel istek azalmasının tedavisinde kullanımı araştırılmıştır.

Kadınlarda yaşla testosteronun azaldığı göz önüne alındığında zaman içinde cinsel uyarılmada belirgin bir düşüş fark eden kadınlarda yararlı olabilmektedir. Östrojen kullanımı bazı kadınlarda ve özellikle premenapozal ve postmenapozal dönemde cinsel isteği artırabilmektedir.

Cinsel ilişkiden bir kaç saat önce alınan metilfenidat gibi uyarıcıların da cinsel isteği arttırdığı bulunmuştur. Ancak uyarıcıların tedavideki yeri tartışmalıdır, bağımlılık gibi yan etkileri unutulmamalıdır. Doktora danışılmadan herhangi bir tedavi uygulamak doğru değildir.

Erken Boşalma

Boşalmanın (Ejakulasyon) penis vajinaya girdikten sonra cinsel tepkileri normal olan bir eşi tatmin edemeden olması veya kişinin isteğinden önce olmasına Erken Boşalma (Premature Ejaculation) denir.

Genellikle dile getirilmesi güç olduğundan ve göreceli bir kavram olduğundan rastlanma sıklığı konusunda yeterli bilgi yoktur. Ancak 25 yaşın altındaki genç erkeklerin üçte birinde ve 40 yaşın üzerindekilerin % 10 unda görüldüğü sanılmaktadır. Aslında hemen her erkek hayatının bir bölümünde bu sorunla karşılaşabilir.

En azından ilk cinsel deneyimleri esnasında oluşan gerginlik sebebiyle erken boşalma görülebilir ve zamanla ejakulasyonu kontrol etmeyi öğrenirler.

Sebepleri

Cinsel işlev bozukluklarını hazırlayan, ortaya çıkaran ve sürdüren bazı faktörler vardır:

Hazırlayan Faktörler

  • Ailenin ve toplumun cinselliğe bakış tarzı
  • Aşırı tutucu, dindar yetiştirilme biçimi
  • Eksik ya da yanlış cinsel bilgi
  • Cinsellikle ilgili gerçek dışı beklentiler
  • Anne baba arasındaki olumsuz ilişki biçimi
  • Erken travmatik yaşantılar
  • Eşler arasındaki iletişim biçimi
  • Uyarılma eşiğinin yüksek olması
  • Nevrotik kişilik özellikleri
  • Yakınlaşma sorunları
  • Ayrılık anksiyetesi
  • Cinsel istismara maruz kalma

Ortaya Çıkaran Faktörler

  • Eşler arasındaki uyumsuzluk
  • Cinsel iletişim sorunları
  • Eşin cinsel bir sorununun olması
  • Performans anksiyetesi
  • Fiziksel ya da psikiyatrik hastalıklar
  • Yorgunluk ve stress
  • Aşırı alkol ve ilaç kullanımı
  • Hamile kalma korkusu
  • Evlenme
  • Evlilik öncesi ve dışı ilişkiler
  • Travmatik cinsel yaşantı

Sürdüren Faktörler

  • Sorunun çözümüile ilgili yanlış uygulamalar
  • Çok sık cinsel ilişkide bulunma
  • Cinsel ilişkiden kaçınma
  • İlişkiye kendini verememe
  • Performans anksiyetesi
  • Suçluluk ve utanç duyguları
  • Eşin tepkileri

Bu bilgiler ve değerlendirmeler ışığında hastanın cinsel işlev bozukluğunun kaynağı doğru tespit edilerek en işlevsel tedavi metodu uygulanmaktadır.

Vajinusmus

Vajinanın kas dokusunun 1/3 dış kısmına ait kas grubunun cinsel birleşmeyi önleyecek düzeyde devamlı olarak ya da belli aralıklarla tekrarlayarak , kişinin isteği dışında kasılması durumudur.

Bu durum kişide önemli bir gerilime ya da karşısındakilerle ilişkilerinde güçlüklere yol açar. Vajinismus kadınlarda en sık gördüğümüz cinsel işlev bozukluğudur. Ülkemizde ve Uzak Doğu ülkelerinde Vajinismus, Batı ülkelerinden çok daha fazla yaşanmaktadır. Her 100 kadından ikisinde bu soruna rastlanmaktadır.

Vajinismus (Cinsel İlişkiye Girememe) Nasıl Oluşur?

Vajinismusun başlıca özelliği vajinaya giriş denendiğinde, vajinanın dış üçte birini çevreleyen kaslarda yineleyici ya da sürekli bir biçimde istemsiz kasılmalar olmasıdır. Vajinaya giriş çıkışı engelleyen, cinsel birleşmeye olanak vermeyen bu kasılmayı kadın kendisi yapmaz ve kendi isteği ile de geçiremez.

Vajina girişindeki kasılmaya, sıklıkla tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, korku, kaçınma tepkisi, girişin olamayacağı inancı eşlik eder. Vajinismusu olan kadınların çoğu, kendi cinsel organlarında bir anormallik olduğuna, vajinanın ya da kızlık zarının bir duvar oluşturduğuna, oraya herhangi bir şeyin girmesinin olanaksız olduğuna inanırlar.

Bazı kadınlarda bulantı, kusma, fenalık hissi, bayılma, kollarda veya bacaklarda titremeler, çarpıntı, terleme, ağlama da kasılmaya eşlik edebilir.Hatta bazı kadınlarda cinsel birleşme olmadan, cinsel aktivite olacağı düşüncesi bile bu durumu oluşturabilmektedir. Kişide cinsel birleşme olmadan cinsel istek ve orgazm belirtileri normal olarak devam edebilmektedir.

Vajinizmus Sebepleri Nedir?

Ülkemizde oldukça sık rastlanan bu hastalığın genellikle psikolojik olduğu ifade edilmektedir.Ayrıca cinsel eğitimsizliğin, kadınların kendi cinsel organlarını tanımamalarının, bekaret kavramına verilen abartılı önemin, cinsel deneyimin aşamalı gelişmeyip doğrudan cinsel birleşme ile başlamasının, genel cinsellik anlayışımızdaki tabuların rolü olduğu söylenmektedir.

Daha çok eğitimli ve sosyoekonomik düzeyi yüksek kişilerde görüldüğü yolunda yayınlar bulunmaktadır. Daha önce herhangi bir sebeple ameliyat edilenlerde ya da bedensel travma geçirip yaralananlarda daha sonraları cinsel ilişki ile bu durumun oluşabildiği gözlenmiştir.Vajinismuslu hastaların bilinç altında cinsellikle ilgili bir korku olduğu bilinmektedir.

Bu Korkunun Nedenleri

  • Yetişme çağındaki kızların cinsellik konusunda yanlış bilgilendirilmesi,
  • Cinsel taciz veya tecavüz,
  • Hamile kalma korkusu,
  • İlk ilişkiye girme korkusu ve ilk ilişkinin ağrılı olması,
  • Cinselliğin kadınlar için zarar verici olduğu düşüncesi,
  • Kızlık zarının yırtılması sırasında korkunç bir ağrı duyulacağının sanılmasıdır.

Vajinismus Kadının Aile Yaşantısını Nasıl Etkiler?

Vajinismusla karşılaşan çiftlerin çoğu, bunun bir tek kendi başlarına gelen bir felâket olduğunu sanır, sorunu kimseye anlatamaz, nereye başvuracağını yıllarca bilemez.

Kendi durumlarında çok kişi olduğunu, bunun tanınan ve kısa sürede düzelebilen bir cinsel sorun olduğunu öğrenmek onları biraz rahatlatır. Bu sorun kadının hem kendi kadınlığında eksiklik olduğunu düşünmesine hem de eşine karşı suçluluk hissetmesine neden olur. Erkekte eşine karşı öfke, istenmeme ve reddedilme olarak yaşadığı için kırgınlık, sertleşme güçlüğü, bazen bekaret konusunda şüphe yaratabilir. Bazen adli olaylara, boşanmaya veya tecavüz girişimi ya da fiziksel şiddet davranışlarına neden olur.

Birçok çift bir süre sonra cinsel birleşmeyi denemekten vazgeçer. Bu çiftin ilişkisi açısından daha olumlu bir durumdur, çünkü tekrarlanan denemeler ve her seferinde yaşanan hayal kırıklığı, çiftin cinsellikten uzaklaşmasına ve kavgalara yol açar. Ailelerin durumu biliyor olması sıklıkla sorunu ağırlaştırır, en azından çift üzerinde baskı oluşturur.

Vajinismus Olan Kadın Gebe Kalabilir Mi?

Vajinismusu olan bir kadın, cinsel birleşme gerçekleşmeden, olasılık düşük olmakla beraber, gebe kalabilir. Ancak tedavi görmeden önce, vajinal girişteki kasılma bebeğin çıkışına da izin vermeyeceği için, genellikle normal doğum yapamaz, ama sezeryanla çocuk sahibi olabilir. Gebelik ya da çocuk sahibi olmak vajinismusu düzeltmez.

Çocuk arzulayıp cinsel birleşme olamadığı için gebe kalamayan çiftlere ,gebeliğin oluşumuna yardımcı olmak için kadın doğum uzmanı tarafından hafif bir anestezi ile aşılama (inseminasyon) veya tüp bebek uygulaması mümkün olmaktadır.

Vajinismusun Tedavisi Var Mıdır?

Vajinismus tedavi edilebilen bir hastalıktır. Vajinismus davranışçı tedavi ve psikoterapi ile rahatsızlık normale dönmektedir. Başlangıçta kişinin kendi başına yapacağı ev ödevleri , daha sonra eşi ile birlikte devam ederek, eşler arasında karşılıklı güven ortamının sağlanması tedaviye yardımcı olmaktadır.

Cinsel tedaviye en iyi ve en kısa sürede yanıt veren cinsel işlev bozukluğu olduğunu da söyleyebiliriz. Vajinismusun cinsel tedavisi, genellikle 2-3 ayda, 6-8 terapi oturumu ile, tam düzelme ile sonlanır. 2-3 görüşme ile 3 haftada düzelen nadir hafif vakalar olduğu gibi, 15-20 oturum ile tedavileri 6 ay devam eden zor vakalar da görülebilir.

Vajinismus bir sağlık sorunudur. Bu nedenle,tedavisine diğer sağlık sorunlarına yaklaşıldığı gibi yaklaşılmalıdır. Vajinismus sorununun çözümü için eşlerin desteği ve katılımı çok önemlidir. Hastalığın nedeni çoğunlukla psikolojik kökenli olup tedavisi de bu yönde olmalıdır.

Vajinismusu olan kadınların bunun bir aile sorunu olmadan doktora başvurmaları gerekmektedir. Bu sağlık probleminin başarılı ve doğru bir tedavi ile çözüldüğünü göz ardı etmemeleri gerekmektedir.

Vajinismus Tedavisinde Hangi Yöntemler Denenmektedir ?

Vajinismus tedavisi için öncelikle özel ilgi alanı cinsel bozukluklar olan bir hekime başvurmak gerekmektedir.Doktor tarafından çiftin cinsel öyküsü alınır ve gerekli gördüğü durumlarda tam bir jinekolojik muayene yapılır. Ama Vajinismus sorunu olan kadınların büyük çoğunluğu jinekolojik muayene olmak istemezler, hatta muayene hakkında konuşulması bile aynen ilişkide olduğu gibi panik ve korkuya sebep olabilir. Daha sonra bilinç altındaki gereksiz korkuları yenmek için danışanların rahatlatılması, gevşemesi, heyecan ve korkuları yatıştıracak ruhsal bir ortam oluşturulması için cinsel terapiye geçilir.

Cinsel terapi sırasında danışanlara ayna tutma egzersizleri, idrar tutma egzersizleri, çatı kaslarını gevşetme ve kasma egzersizleri, Kegel egzersizleri, parmak egzersizleri, çubuklarla genişletme egzersizleri, sınırlı penis girişi egzersizleri öğretilir. Doktor tarafından gerekli görülürse vajinanın plastik kanüller ( molt) veya parmaklarla genişletilmesi yapılabilir.

Egzersizler sırasında yapay kayganlaştırıcılar kullanılmalıdır. Cinsel terapide eşten gelen ruhsal destek çok önemlidir. Cinsel terapide ilişki öncesi ön sevişmenin uzun tutulması ve kadının iyice uyarılmasının üzerinde durulur.Uygun görmesi durumunda ilaç tedavisi de uygulanabilir. Cinsel terapi süresi hastalığın şiddetine göre birkaç seanstan 10-12 seansa kadar değişebilir. Son günlerde vajinismus tedavisinde botoks (botox) tedivisi de uygulanmaktadır.

Uygun tedavi yöntemleri ve tecrübeli bir cinsel terapist ile tedavi şansı % 90 -95`dir. Son olarak vajinismus kızlık zarının kalın olmasına bağlı ise veya hasta bunu bilinç altında bir engel olarak kabul ediyor ise , cerrahi bir yöntemle bu zarın kesilmesi yani “hymenektomi” yapılabilmektedir.